
Beşir Fuad 1852 İstanbul doğumlu. Asker,
çevirmen, gazeteci, fikir adamıdır. Tanzimat döneminde bilim, felsefe, edebiyat
eleştirisi, biyografi alanlarında eser vermiş sıra dışı bir Osmanlı aydınıdır.
Sıra dışılığı, romantizm akımının etkisindeki diğer Tanzimat aydınlarından
farklı olarak edebiyatta realizmi ve natüralizmi; felsefede pozitivizm ve
materyalizmi benimsemesindendir. Türk edebiyatının ilk denemecisi, ilk Türk
materyalisti, ilk biyografi yazarı, ilk eleştirmen gibi sıfatlarla anılır.
Aynı zamanda bir doktor olan Beşir Fuad,
daha otuz yaşlarında iken, Victor Hugo ve A. Schopenhauer çevirileriyle adından
söz ettiren bir yazardır. Zeki ve batı dillerini çok iyi bilen birisi olarak
bilinir.
Schopenhauer’in felsefesinden fazlasıyla
etkilenmiş ve onun, “anlamsız ve boş bir hayattan kaçınmanın tek yolunun
iradeyi öldürmek” fikrini adeta kendinde uygulayarak, 5 Şubat 1887’de bileklerini keserek intihar etmiştir. İntihar esnasında yaşadıklarını anlatan
“ölüm mektubu”, 35 yaşındaki bir hekimin hayatla nasıl bir ilişki kurduğunun da
somut bir evrakı gibidir:
"Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı
duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı
yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu
kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı.
Canib-i zabıtadan gelecek tahkik memuruna size
anlatmağa mecbur olmadığım bazı esbabdan dolayı terk-i hayata mecburiyet
gördüm. Kendi kendimi öldürdüm. Benim yazım ve imzam alem-i matbuatta bulunan
muharrirlerce malumdur. Binaenaleyh beyhude işgüzarlık edeceğim diye zaten
matem içinde bulunacak familyam azası hakkında bi-lüzum tahkikata girişip de
onları iz'ac etmeyiniz. Şu itirafnamem intiharın vukusunu müsbittir. Sizin
vazifeniz kağıdı alıp bir jurnal ile makama takdim etmekten ibarettir.
Vücudumu teşhir olunmak üzere Mekteb-i
Tıbbiyye'ye teberrüan bahşettim. Cenaze oraya naklolunmalıdır. Beşir Fuad"
5 Şubat 1887
Son anlarında hizmetçisinin odaya girerek,
onun bir doktor arkadaşını yardıma çağırması da işe yaramaz; çünkü eve gelerek
onu kurtarmaya çalışan arkadaşına söyledikleri, kaçınılmaz akıbetinin de habercisidir: “Boşuna uğraşma. Biliyorum, beş dakikalık
ömrüm kaldı…”
Dr. Beşir Fuad’ın vasiyeti, “cesedimi,
kadavra olarak kullanılmak üzere tıbbiye talebelerine bağışlıyorum. İnşallah
buna müsaade ederler” diye biter.Kendi iradesiyle seçtiği ölümünden sonra, cesedinin bile bir işe yaramasını isteyecek kadar bilime ve insanlığa olan
inancını sürdürmüştür.
Sanki intihar eder gibi değil de, bilimsel bir deney yapar gibi, ölüm duygusuna hakim olmanın hazzını tadıp, merakını gidermenin tatlı hezeyanını yaşar gibi. Ölürken, ölmek üzereyken o anın hissiyatı ile yazabilmek duygusu, intihar mektubu olarak bilinen son yazdıkları; mektuptan ziyade ölümle ilgili yapılmış bilimsel bir deneyin bitirilmemiş çalışma notlarını andırıyor. Mektubunun son kısmını mürekkebi yerine kanıyla yazmıştır, hatta bazı yerleri okunamayacak durumdadır.
Erken yaşta evlenmiş olmasının getirdiği mutsuz bir evliliği vardır Beşir Fuad'ın tabi birde sevgilisi. Annesi akıl hastası olduğu için genetik olabilir endişesiyle delirerek ölmekten çok korkar. Bu nedenle intiharı seçmiş olduğu da düşünülebilir tabi.
İntihar haberi dönemin Tarık gazetesinde şöyle yer almıştır;
"muharririn-i Osmaniye'den Beşir Fuad Bey evvelki gece Babıali civarında, Nallı Mescit mahallesinde vaki hanesinde facialı bir surette intihar etmiştir.