29 Ocak 2015 Perşembe


    Beşir Fuad 1852 İstanbul doğumlu. Asker, çevirmen, gazeteci, fikir adamıdır. Tanzimat döneminde bilim, felsefe, edebiyat eleştirisi, biyografi alanlarında eser vermiş sıra dışı bir Osmanlı aydınıdır. Sıra dışılığı, romantizm akımının etkisindeki diğer Tanzimat aydınlarından farklı olarak edebiyatta realizmi ve natüralizmi; felsefede pozitivizm ve materyalizmi benimsemesindendir. Türk edebiyatının ilk denemecisi, ilk Türk materyalisti, ilk biyografi yazarı, ilk eleştirmen gibi sıfatlarla anılır.
    Aynı zamanda bir doktor olan Beşir Fuad, daha otuz yaşlarında iken, Victor Hugo ve A. Schopenhauer çevirileriyle adından söz ettiren bir yazardır. Zeki ve batı dillerini çok iyi bilen birisi olarak bilinir.
     Schopenhauer’in felsefesinden fazlasıyla etkilenmiş ve onun, “anlamsız ve boş bir hayattan             kaçınmanın tek yolunun iradeyi öldürmek” fikrini adeta kendinde uygulayarak, 5 Şubat 1887’de     bileklerini keserek intihar etmiştir. İntihar esnasında yaşadıklarını anlatan “ölüm mektubu”, 35    yaşındaki bir hekimin hayatla nasıl bir ilişki kurduğunun da somut bir evrakı gibidir:

     "Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım    aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi.  Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık  gelmeye başladı.


    Canib-i zabıtadan gelecek tahkik memuruna size anlatmağa mecbur olmadığım bazı esbabdan dolayı  terk-i hayata mecburiyet gördüm. Kendi kendimi öldürdüm. Benim yazım ve imzam alem-i matbuatta  bulunan muharrirlerce malumdur. Binaenaleyh beyhude işgüzarlık edeceğim diye zaten matem içinde  bulunacak familyam azası hakkında bi-lüzum tahkikata girişip de onları iz'ac etmeyiniz. Şu itirafnamem  intiharın vukusunu müsbittir. Sizin vazifeniz kağıdı alıp bir jurnal ile makama takdim etmekten ibarettir.

    Vücudumu teşhir olunmak üzere Mekteb-i Tıbbiyye'ye teberrüan bahşettim. Cenaze oraya  naklolunmalıdır. Beşir Fuad" 
 5 Şubat 1887

     Son anlarında hizmetçisinin odaya girerek, onun bir doktor arkadaşını yardıma çağırması da işe  yaramaz; çünkü eve gelerek onu kurtarmaya çalışan arkadaşına söyledikleri, kaçınılmaz akıbetinin de  habercisidir: “Boşuna uğraşma. Biliyorum, beş dakikalık ömrüm kaldı…”
     
     Dr. Beşir Fuad’ın vasiyeti, “cesedimi, kadavra olarak kullanılmak üzere tıbbiye talebelerine    bağışlıyorum. İnşallah buna müsaade ederler” diye biter.Kendi iradesiyle seçtiği ölümünden sonra,  cesedinin bile bir işe yaramasını isteyecek kadar bilime ve insanlığa olan inancını sürdürmüştür.

     Sanki intihar eder gibi değil de, bilimsel bir deney yapar gibi, ölüm duygusuna hakim olmanın hazzını  tadıp, merakını gidermenin tatlı hezeyanını yaşar gibi. Ölürken, ölmek üzereyken o anın hissiyatı ile  yazabilmek duygusu, intihar mektubu olarak bilinen son yazdıkları; mektuptan ziyade ölümle ilgili  yapılmış bilimsel bir deneyin bitirilmemiş çalışma notlarını andırıyor. Mektubunun son kısmını  mürekkebi yerine kanıyla yazmıştır, hatta bazı yerleri okunamayacak durumdadır.
Erken yaşta evlenmiş olmasının getirdiği mutsuz bir evliliği vardır Beşir Fuad'ın tabi birde sevgilisi. Annesi akıl hastası olduğu için genetik olabilir endişesiyle delirerek ölmekten çok korkar. Bu nedenle intiharı seçmiş olduğu da düşünülebilir tabi.

   İntihar haberi dönemin Tarık gazetesinde şöyle yer almıştır;

   "muharririn-i Osmaniye'den Beşir Fuad Bey evvelki gece Babıali civarında, Nallı Mescit mahallesinde vaki hanesinde facialı bir surette intihar etmiştir.